“Eğer bir kumpas yapıldıysa ben yapmadım”

Eski Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın, 31 Mart seçimlerinde aday olamamasından sorumlu tuttuğu ve kendisine kumpas kurmakla suçladığı dönemin İYİ Parti İl Başkanı Servet Koca, “Eğer kumpas yapıldıysa ben yapmadım. Pazılın diğer parçalarına bakılsın” diyerek, Kocamaz’ı işaret etti. Koca, “Burhanettin Kocamaz, Genel İdare Kurulu üyesi ve arkasından genel başkan yardımcısı olmayı istiyor. Genel başkan yardımcımızı da yanıltmak suretiyle bir kumpas ve algı operasyonu yürüttü ve olaylar buraya kadar geldi” dedi. 
Eski Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Kocamaz, evrakı İl Seçim Kurulu’na geç teslim edildiği için 31 Mart seçimlerinde aday olamamış ve olaydan eski İYİ Parti Mersin İl Başkanı Servet Koca’yı sorumlu tutarak, hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Türkiye gündemine oturan olayın odak noktası haline gelen ve ‘Kocamaz’a kumpas kurdu’ iddialarının hedefi olan Koca, 28 Haziran’da yargı önünde aklandı. Sürecin başından bu yana sessizliğe gömülen Koca, suskunluğunu bozdu. O dönemde neler yaşandığını, bugüne kadar neden sustuğunu İHA muhabirine anlatan Koca, kendisiyle ilgili tüm iddiaları reddederek, Kocamaz ve bazı il yöneticileri hakkında önemli iddialar ortaya attı. 

“Kocamaz, evrakı adliyeye saat 17.00’den sonra kendisi göndermiştir”
 
31 Mart seçimleri öncesinde adaylık başvurularının 19 Şubat 2019’da sona erdiğini anımsatan Koca, o gün yaşananları şöyle anlattı: 
“19 Şubat 2019 tarihinde saat 17.00’ye kadar ilçe ve il belediye başkanlarının müracaatlarının yapılmasını gerektiğini biliyorum. Biz 13 ilçe belediye başkanının evrakını ilçe seçim kurullarına teslim ettik. Saat 17.01’de bir arkadaşımın odama girerek, ‘Burhanettin Kocamaz’ın evrakının il seçim kuruluna verilmediğini öğrendim’ demesiyle sarsıldım. Genel merkezimizi aradım. Genel merkezimiz, evrakın il başkanlığı tarafından verileceğini söylediğinde hemen Burhanettin Kocamaz’ı aradım. Kocamaz’a durumu izah ettiğimde bana, ‘Tamam başkanım, ben hemen belediyeyi arıyorum ve evrakı gönderiyorum’ dedi. Normal şartlarda, ‘Ben 50 yıllık siyasi birikimi olan, 25 yıldır da belediye başkanı olan birisiyim. Saat 5’ten sonra verilmeyeceğini biliyorum. Bu saatten sonra evrakı versek ne olur, vermesek ne olur’ diyeceği ve tepki göstereceği yerde, ‘Ben belediyeyi arıyorum, evrakı gönderiyorum’ demesi garip değil midir? Ve kendi talimatıyla cumhuriyet savcılığına vermiş olduğu ifadede de ‘Bana dosyanın içerisinde benimle ilgili belgelerim olmadığı il başkanım tarafımdan söylenince, hemen belediyeyi aradım. Belgelerimin onaylı örneklerinin nerede olduğunu söyledim. Alıp dosyaya konmasını da söyledim. Bu şekilde dosya hazırlanıp il seçim kuruluna saat 17.26 sıralarında verilmiş, ancak süre geçtikten sonra başvurum reddedilmiştir’ diyor. Böylece evrakını kendisinin gönderdiğini biliyoruz. Saat 17.17’de evrakı adliyeye gitmiştir, saat 17.20’de İl Seçim Koordinasyon Başkanı olan kendi avukatını da göndermek suretiyle 17.25’te benim il başkan yardımcım Orhan Galip beni aradı ve ‘Hakim bey evrakımızı kabul edeceğini söyledi ve imzalanmasını istedi. İmzalayayım mı?’ diye sordu. Ben de kendisine, ‘Saat 17.25 ve hukuki bir süreçten geçiyoruz. Burhanettin Kocamaz’ın avukatı Hüdaverdi Aydoğdu yanınızda mı’ diye sordum, ‘evet’ deyince, ‘Lütfen süreci onlar yönetsin’ dedim. İl başkan yardımcım, Kocamaz’ın avukatına, ‘Ne yapıyoruz, evrakı verelim mi, imzalayalım mı?’ diye soruyor. Avukat da ‘İmzalamadan verelim’ diyor. Böylece, saat 17.00’den sonra Burhanettin Kocamaz’ın kendisinin evrakını, belediyeyi arayarak temin ettirip, adliyeye gönderip, kendi avukatının verdiği talimatla 17.26’da teslim edildiğini görüyoruz.” 

“Kumpası yapan ben değilim”
 
Bugüne kadar Türkiye’de bu sürecin sadece Kocamaz’ın söylemleriyle yürüdüğünü öne süren Koca, “Bir algı operasyonu yürütüldü ve ‘Mersin il teşkilatı, dolayısıyla il başkanı kumpasçıdır’ diye bir algı oluştu. Bu algı tamamen yanlıştır. Kumpası yapan ben değilim. Saat 17.00’den sonra evrakın verilmeyeceğini söylemesi üzerine gönderen de verdiren de kendisidir” diye konuştu. 
“Vicdanımın sesini dinlediğimde ‘Bu olayda kusurum, hatam, kastım, art niyetim var mıdır?’ diye kendimi sorguladığımda, hatalı olduğumu görüyorum. Benim, il başkanı olarak bu konuyu bilmem gerekiyordu” diyerek özeleştiri yapan Koca, ancak seçim çalışmaları sırasında il sekreterinin kendilerine, büyükşehir belediye başkan adaylarının başvurularını Ankara’ya yapacakları yönünde genel merkez talimatı olduğunu söylediğini aktardı. Bunun üzerine de Kocamaz’ın, dosyasını tamamlayıp Ankara’ya giderek müracaat ettiğini dile getiren Koca, “Evrakını vereceği son güne kadar ben, genel merkezimizin bize evrak vermediğini biliyorum. İl sekreterimizin bizi yönlendirmesi, Burhanettin Bey’in müracaatını Ankara’ya yapması, Ankara’nın son bir hafta kala beni arayıp, eksik evrak isteyip de ‘Biz evrakı tamamlayacağız, işlem yapacağız’ demesiyle biz, Burhanettin Bey’in müracaatının Genel Merkez tarafından yapılacağını biliyoruz” ifadelerini kullandı. 

“O akşam evinde kaldığım süre içinde bana tepki göstermedi”
 
Dosya saat 17.26’da verildikten sonra Kocamaz’ın evine gittiğini anlatan Koca, o gün 18.00-20.00 saatleri arasında Kocamaz’ın evinde olduğunu söyledi. Koca, “Ben bir kumpas yapmış olsam, Burhanettin Bey beni evine alır mıydı? 1,5 saat sohbet ettik. Genel Başkan (Meral Akşener) aradı Burhanettin Bey ile görüştü. Ben Koray Bey (Koray Aydın) ile görüştüm. Normal şartlarda 25 yıllık bir be lediye başkanının, kazanacağı bir seçime girmesini beklerken, evrakının verilmeyişiyle ilgili göstereceği tepkinin ne olacağını az çok ben de bilirim. Ben de 25 yıllık siyasetçiyim. Evinde kaldığım süre içinde bana bir tepki göstermemiştir. Sadece biraz sinirliydi. Ancak, tepkiyle ölçülecek şekilde değildi. Sadece, ‘Benim evrakım niye geç verildi?’ diye sordu. Ben de kendisine süreci anlattım. Kendisi de ‘Olur mu öyle şey? Senden eminim, sen yapmazsın ama yetkilendirilen Orhan Galip Bey’den şüpheleniyorum. O yapmış olabilir. O yapmıştır, çünkü hep onu bana kötü olarak tanıttılar, ikaz ettiler, dikkat et dediler. Siz de onunla ilgili yapmaz öyle şey demiştiniz’ dedi. Hepsi bu. Sonrasında televizyonlarda alt yazılar geçmeye başladı. Birlikte okuduk, değerlendirdik” şeklinde konuştu. 

“Başımıza ne geldiğini 4 gün sonra il sekreterimizin evrakı saklamasıyla öğrendik”
 
Genel merkezin, Kocamaz’ın evrakını 16 Şubat’ta il başkanlığına gönderdiğini, 19 Şubat’tan 4 gün sonra Ankara’da öğrendiğini söyleyen Koca, “İl sekreterimizin bu evrakı alıp ne bana ne de ilgilisine vermeden, yetki belgesinin aslını gelen evrak dosyasında sakladığını ve yetki belgesinin arkasına zımbalanmış evrakların da sökülerek yok edildiğini olaydan 4 gün sonra öğrendik. Salı günü bu olay oldu. Biz cumartesi günü kumpas yapmadığımızı anlatmak için Ankara’ya genel merkeze gittik. Orhan Galip arkadaşımız genel merkezde, Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Hasan Seymen’e olayı anlattı. İl sekreterimizin bizi yanlış yönlendirdiğini, Burhanettin Bey’in bizde hiç evrakı olmadığı için Ankara’nın takip edeceğini bildiğimizi ve bunun için evrakının verilmediğini, saat 5’ten sonra öğrendiğimiz zaman da Burhanettin Bey’in evrakını temin edip adliyeye gönderdiğini ve İl Seçim Kuruluna verildiğini söyledi. O zaman genel başkan yardımcımızın ‘Ben, senin adına bir yetki belgesi gönderdim. Burhanettin Bey’in müracaatı il teşkilatı tarafından yapılacaktı. Yetki belgesinin ekine Burhanettin Bey’in gerekli evrakını zımbalayıp gönderdim. Almadınız mı?’ deyince öğrendik. Dolayısıyla biz, başımıza ne geldiğini 4 gün sonra il sekreterimizin evrakı saklamasıyla öğrendik” dedi. 

“Evrakı sakladığı ortaya çıkan il sekreteri hakkında neden suç duyurusunda bulunmadı?”
 
Kocamaz’ın, 19 Şubat gecesi yaptığı açıklamada, MHP’nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamit Tuna’nın söyleminden yola çıkarak, ‘İçeriden hançerlendik’ deyip, kendisini kamuoyunun önüne attığını televizyondan izleyerek öğrendiğini anlatan Koca, şöyle devam etti: 
“19 Şubat akşamından bugüne kadar ben daha hiç kimseye bu konuda bilgi vermedim; hiçbir yerel ya da ulusal basına konuşmadım. İlk defa konuşuyorum. Bu geçen 5 ay sürecinde bizim hakkımızda savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Yargılama sürecinde savcılık makamı kovuşturmaya gerek görmediğine dair karar verdi. Burhanettin Bey, karara itiraz etti. Akabinde hakim de savcılığın verdiği kararı onaylayarak kesin kararı vermiştir. Biz bu konuda suçsuzuz, kovuşturmaya gerek görmemiştir ve aklandık. Dolayısıyla kumpas varsa, bu kumpasın ne olduğunu Burhanettin Bey ile il sekreterimizin gelen evrakları saklayarak, bana ve ilgilisine vermemesi ve bunun açığa çıkması sebebiyle Burhanettin Bey ve Genel Merkez adına buraya gelip soruşturma yapan Hasan Seymen’in savcılığa neden bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunmadıklarını merak ediyorum. Burhanettin Bey bir linç operasyonu başlattığında ve algı operasyonu ile hakkımızda suç duyurusunda bulunduğunda, Hamit Tuna’nın sözlerine işaret ettiği halde neden Hamit Tuna hakkında suç duyurusunda bulunmadı? Her iki isim hakkında neden suç duyurusunda bulunmadığını açıklaması gerekmez mi? Ayrıca, eğer saat 5’ten sonra benimle yaptığı konuşmadan sonra evrakını göndermemiş ve il seçim kuruluna teslim etmemiş olsa sadece İYİ Parti’den aday olamayacaktı. Ama evraklarını saat 17.26’da özellikle teslim ettirmek suretiyle başka bir siyasi partiden de DP’den de aday olamayacağını bilmesi gerekirdi. Burhanettin Bey ile biz çok çalıştık. Kazanmasını en az onun kadar isterdim. Düşünün ki, bir büyükşehir belediyesini kazanıyorsunuz ve partinize hediye ediyorsunuz. O il başkanlığının taşıyacağı onuru, gururu ben taşımak istemez miyim? Kazanabileceğimiz bir seçimi ben kaybetmek ister miyim?” diye sordu. 

“Eğer bir kumpas yapıldıysa ben yapmadım”
 
Mersin’de CHP’nin HDP ile MHP’nin de AK Parti ile ittifak yapması ve her iki ittifakın adayının oy toplamlarının da 450 bin ve üzerinde olması nedeniyle Kocamaz’ın belediye başkanlığını kazanmasının tehlikeye girdiğini söyleyen Koca, “Eğer bir kumpas yapıldıysa ben yapmadım. Ben Mersin’in yerlisiyim. Mersin’den başka gidecek bir yerim yok. Kumpas diye bir şey yok bizim açımızdan. İl başkanlığı açısından kumpas diye bir şey yok. Ama soru işaretlerini ve pazılın parçalarını birleştirdiğinizde, ittifak yapan rakiplerimiz karşısında kazanamayacağımızı anlamış olmamız, genel merkezden il başkanlığına gönderilmiş olan evrakın il sekreterimiz tarafından yok edilmiş olması, bana ve o evrakı il seçim kuruluna verecek olan il başkan yardımcımıza verilmemesi.. Bizim hiç haberimiz yokken biz bu müracaatı nasıl yapacağız? Ayrıca bir televizyon kanalında yapmış olduğu konuşmada da savcılığa vermiş olduğu ifadede de saat 16.50’de evrakının il seçim kuruluna teslim edilmediği bilgisini aldığını söylüyor ama beni aramıyor. İl başkanını niye aramazsınız, ‘Benim evrakım niye verilmedi’ diye neden sormazsınız? 25 yıllık belediye başkanısınız; il başkanınıza ‘Hadi benim evrakı verelim’ deseniz, ben kumpas yapacak olsam, benim kumpasım çökmeyecek mi? Beni bir kere uyarmadı. Saat 17.00’den sonra gönüllü olarak evraklarını kendisi gönderdi” diye konuştu. 

“Kumpas yapıldıysa pazılın diğer parçalarında aransın“
 
Bugüne kadar niçin sustuğunu da açıklayan Koca, “Hayatımda kumpas, yalan nedir, kapı arkasından nasıl dolaşılır bilmem. Benim kumpasla bir işim yok. Kumpas yapıldıysa pazılın diğer parçalarında aransın. Neden bu saate kadar konuşmadım diye eleştirildim. Ben bir sorumluluk sahibiyim, bir il başkanıyım. Kumpasla suçlandım. Hiç kabahatim, suçum, art niyetim ve kastım olmadığı halde sustum. Beni suçlayan belediye başkanımın Demokrat Parti’den aday olmasını bekledim, sustum. Akabinde Ayfer Hanım (Ayfer Yılmaz) çağrıldığında seçim sonucuna kadar Ayfer Hanımın çalışmalarına sekte vurmayayım, zararım dokunmasın diye sustum. Seçimden sonra hakkımda savcılığa suç duyurusunda bulundu; davanın neticelenmesini beklediğim için sustum. Bu arada İstanbul seçimleri var, genel merkez oraya odaklandı; oraya da zararımız olmasın dedikleri için sustum. Mahkememiz 28 Haziran’da sonuçlandı ve aklandım. Bunun bilinmesini istiyorum. Kumpasla bizim işimiz olmaz. İnsanlar aynaya baksın lütfen, kendilerini sorgulasınlar. Hukuk ve adalet tarafından aklandım. Vicdanım da son derece rahat. Tek bir kusurum var; bilmem gerekiyordu ama yanlış yönlendirildim. Bu konuda elimden gelen her şeyin en iyisi yaptığımın bilinmesini istiyorum” ifadelerini kullandı. 

“Manevi tazminat davası açtım”
 
Konuşması sırasında zaman zaman duygulanarak gözleri dolan Koca, aklandıktan sonra Kocamaz hakkında manevi tazminat davası açtığını da söyledi. Ticari bir itibarı, ahlakı ve namusu olan, ikisi de iş insanı 30 yaşında bir kızı ve 25 yaşında bir oğlu olduğunu belirten Koca, internette Servet Koca, Burhanettin Kocamaz, İYİ Parti, kumpas diye sorgulandığında çıkan sonuçlara işaret ederek, “Ben bunları hak etmedim. Adalet tarafından beraat ettim. Benim Türkiye kamuoyu önünde aldığım hakaretlerin, hayasızca edilen sözlerin, küfürlerin haddi hesabı yok. Talep ettiğimiz tazminat miktarının bir önemi yok. Çok yüksek bir rakam da çok az bir rakam da isteseniz, kamuoyunda ve sosyal medyada bu olayın sizin hayatınızı nasıl mahvettiğini, bundan sonra ne kadar daha süreceğini ve tarafların ekonomik durumlarının ne olduğunu göz önünde bulunduran hakim tarafından belirleniyor. Ama biz 100 bin liralık manevi tazminat davası açtık” dedi. 

Suç duyurusunda bulunmasından ifade vermesine kadar geçen süreçte Kocamaz’ı üç kez telefonla aradığını, ikisine cevap vermediğini, birine de korumasının cevap verdiğini aktaran Koca, “Beni kamuoyunun önüne kumpasçı olarak atan ve hakkımda dava açan bir insanla görüşmek ve olayları anlatmak için üç kere telefon ettim ama dönmedi. Evrakları saklayan il sekreterimizi defalarca aradım ama dönmedi. Ne yapabilirim? Ben İYİ Parti Mersin İl Başkanı Servet Koca olarak, hakkımda kurulan kumpas iddialarına rağmen, beni yakan iki tarafa da defalarca telefon açıp görüşmek istememe rağmen görüşmediler. İl sekreterimizle Burhanettin Bey’in ilişkileri halen devam ediyor. Kötü olan ben oldum. Genel Başkanımız Meral Akşener ile de iki kez görüşme girişimimiz oldu karşılıklı ama görüşemedik. Burhanettin Bey sadece Türkiye’yi değil, Genel Başkanımız Meral Akşener’i de yanıltmıştır. Çünkü Genel Başkanımız, bu olayı sadece Burhanettin Bey’in dediklerine göre yorumlamıştır. Öyle zannetmiştir. Genel Başkan, olaydan bir hafta sonra bir televizyon kanalında, ‘Mersin’de içeriden vurulduk, hançerlendik. Hamit Tuna, göreceksiniz Burhanettin Kocamaz İYİ Parti’den de belediye başkan adayı olamayacak dedi. Arkasından biz içeriden teşkilatımız tarafından vurulduk’ ifadesini kullandı. Hamit Bey televizyona bağlandı ve ‘Ben öyle bir laf söylemedim. Söylediğimi ispat etsinler adaylıktan istifa edeceğim’ dedi. Genel Başkanımız da ‘Ben onu Büyükşehir Belediye Başkanımın ifadelerinden öğrendim’ diye yanıt verdi. Burhanettin Kocamaz, Genel İdare Kurulu üyesi ve arkasından genel başkan yardımcısı olmayı istiyor. Genel başkan yardımcımızı da yanıltmak suretiyle bir kumpas ve algı operasyonu yürüttü ve olaylar buraya kadar geldi” diye konuştu. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir