“SON 15 YILDA EŞİTSİZLİK, KUTUPLAŞMA KRİZİ VAR”

Mersin CHP İl Başkanı Av. Adil Aktay farklı illerden gelen CHP il başkanlarıyla bir araya geldi. Düzenledikleri “Eşit koşullarda bir arada yaşamak için” konulu panelde ise birçok konu aktarıldı.

Mersin CHP İl Başkanı Av. Adil Aktay öncülüğünde  “Eşit koşullarda bir arada yaşamak için” konulu başlık altında panel düzenlendi. 

Gerçekleşen etkinliğe CHP PM Üyesi Yıldırım Kaya, CHP Trabzon İl Başkanı Güzide Uzun, CHP Siirt İl Başkanı Nevaf Bilek, CHP Kırıkkale İl Başkanı Ahmet Önal, CHP Manisa İl Başkanı Semih Balaban, CHP Kırklareli İl Başkanı Tayfun Okan Çobancık, CHP Mersin İl Başkanı Adil Aktay panelistler yer aldı.  

Panel konuşmasını gerçekleştiren Adil Aktay, ilk olarak konuşmasına hoşgörülü bir toplum olabilmekten bahsetti. Ardından Türkiye’de son 15 yıldaki siyasete değinerek halkın yaşama özgürlüklerine var olan demokrasiye, eşitlik hakkında da bilgilere yer verdi.

 

“İKTİDARLARIN KIŞKIRTMALARINA KAPILMAZLAR”

 

Aktay “Çukurovalı hemşerimiz, Türkçenin büyük ustası Yaşar Kemal, ‘Bir toplum, hoşgörüsü kadar güçlüdür’ diyor. Gücünü, sahip olduğu hoşgörüden alan bir toplum olabilmek… Umudumuz bu, hayalimiz bu, gayretimiz bunun için… Son yıllarda, hoşgörümüzden vazgeçmeye zorlanıyoruz. Hoşgörü bir zayıflık olarak gösteriliyor. Başkasının acılarından adeta sevinç duyan, ötekinin ne dediğini dinlemeye bile tahammülü olmayan bir toplum yaratılmak isteniyor. Bu son derece bilinçli bir tercih. Çünkü vatandaşlar birbirlerini dinleyip anlarsa, iktidarların yalanları daha net görülür. Vatandaşlar birbirine hoşgörüyle yaklaşırsa, iktidarların kışkırtmalarına kapılmazlar.” şeklinde konuşmasını başladı.

 

 

“ERDOĞAN’A BİAT EDENLER VE ETMEYENLER ARASINDAKİ EŞİTSİZLİK”

 

Yalana, kışkırtmaya dayalı iktidarlar açısından, bir toplumun barış içinde, bir arada, huzurla yaşaması büyük bir risk olduğunu belirten Aktay: “Emperyalist güçlerden öğrendikleri şeyi yapmayı tercih ederler: Yani bölerek yönetmeyi… Türkiye siyaseti, son on beş yılda, iktidarın topluma yönelik böl ve yönet yaklaşımı yüzünden ciddi bir kutuplaşma krizine girdi.” ifadelerini kullandı. Aktay öte yandan, ekonomik ve sosyal hayatın her yanını kuşatmış olan eşitsizlikler, bizim barış içinde, bir arada, huzurla yaşamamızın önünde büyük bir engel oluşturduğunu kaydederek “Gelir adaletsizliğinden, kadının ve erkeğin toplumdaki yerine… Farklı din, dil ve inançtan olanlara yaklaşımdan, kamu olanaklarından yararlanmaya kadar pek çok alanda eşitsizlik hüküm sürüyor. AKP iktidarı, devraldığı eşitsizlikleri artırmakla kalmadığını bu eşitsizliklere bir de yenisini ekledi.  Erdoğan’a biat edenler ve etmeyenler arasındaki eşitsizlik…” şeklinde belirtti.

 

 

Her türlü eşitsizliğin ortadan kalkmasının ön koşulu demokrasi olduğunu kaydeden Aktay : “Hukukun üstünlüğünün sağlandığı, ifade ve basın özgürlüğünün güvenceye alındığı çağdaş bir demokrasi… Yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin birbirinden ayrıldığı ve bunlar arasındaki denge ve denetleme mekanizmalarının eksiksiz işlediği bir demokrasi… Devletin farklı inançlara eşit mesafede durduğu laik bir demokrasi… Farklı gelenek, kültür ve dillerin bir sorun değil, yaşatılması gereken değerler olarak görüldüğü, özgürlükçü bir demokrasi… Yaşam alanlarını korumayı hedefleyen, sağlıklı bir çevrede yaşama, var olma hakkını yalnız insanlar için değil, tüm canlılar için kabul eden, doğal hayata saygılı bir demokrasi… Kadınları, çocukları, yaşlıları, engellileri, yoksulları, alın teriyle çalışıp üreten işçiyi, köylüyü, esnafı, sanatkarı koruyan ve kollayan, sosyal bir demokrasi… Ancak böyle bir demokrasi, böyle bir Cumhuriyet, Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi, ‘Kimsesizlerin kimsesi’ olabilir.” diye kaydetti.

 

 

“BİZE ÇOK ÖNEMLİ GÖREVLER DÜŞÜYOR”

 

Aktay: “İnsanların hayatlarını ve tercihlerini yok sayarak, doğal yaşamın uyumunu yok ederek, yalnızca rant uğruna başımıza bela edilen o lanetli projelerden ancak demokrasiyle kurtulabiliriz. Demokrasi yalnızca insanların değil, tüm canlıların bir arada uyum içerisinde yaşamasının güvencesidir. Gerçek bir demokrasi Akkuyu’nun da Cerattepe’nin de güvencesidir.” şeklinde belirterek her konuda ‘biz’ ve ‘onlar’ diye ayrıştırılan, her fırsatta birbirine karşı kışkırtılan toplumun sorunları gerçek bir demokraside çözebileceğini ifade etti. Bunların kendiliğinden olmayacağını ifade eden Aktay: “Bize çok önemli görevler düşüyor. Eşitliğin, adaletin, barış ve huzur içinde yaşamanın her yurttaş için bir hak olduğunu herkese anlatmak, zorundayız. Eşit koşullarda, birlikte yaşamanın koşullarını sağlamanın devletin bir görevi olduğunu hatırlatmak zorundayız.

Yıllardır örülen önyargı duvarlarının da yıkılması gerekiyor. Einstein diyor ya, ‘Önyargıyı parçalamak, atomu parçalamaktan zordur’ diye… Bizim ülkemizde bu, Einstein’in zannettiğinden de zordur.” dedi.

 

“TÜRKİYE’Yİ TÜM RENKLERİYLE KUCAKLAYAN BİR DİLİ EGEMEN KILMALIYIZ”

 

Merkez medyayı tamamen ele geçirdiğini, iktidar gücüyle sosyal medyayı istediği gibi yönlendirdiğini AKP her an her saniye Cumhuriyet Halk Partisi’yle vatandaşlar arasına duvarlar örtmeye çalıştığını dile getiren Aktay: “ Yalanlarla, çarpıtmalarla, uydurmalarla örülen bu duvarlara karşı çok ciddi ve kararlı bir mücadele sürdürmek zorundayız. Bu mücadelede, iktidarın kutuplaştıran, ayrıştıran, ötekileştiren dili karşısında, Türkiye’yi tüm renkleriyle kucaklayan bir dili egemen kılmalıyız. Kim olduğuna, kimden olduğuna bakmadan, her zaman, zorda olanın, darda kalanın, haksızlığa, adaletsizliğe uğrayanın yanında olduğumuzu göstermeliyiz.” şeklinde konuştu.

 

“BU ÖRNEKLERİ ÇOĞALTMALIYIZ”

 

“Önyargıların en kolay kırıldığı anlar, mücadele zamanlarıdır.”  diye ifade eden Aktay: “Kurtuluş Savaşımızı ve İlk Meclis’i düşünelim. Milli Mücadele, toplum içindeki önyargıların ve güvensizliklerin rafa kaldırılmasına vesile olmuştu. Özgürlük ve bağımsızlık ideali, farklı toplum kesimlerinin birbiriyle kolayca buluşup bütünleşmesini sağlamıştı. Evet, önyargıların en kolay kırıldığı anlar, mücadele zamanlarıdır. Ayrıştırmanın, kutuplaştırmanın en etkisiz olduğu anlar, mücadele zamanlarıdır. Gezi Parkı eylemlerini hatırlayalım. Hileli referandumda ulaştığımız ‘hayır’ zaferini hatırlayalım. Çocuk istismarcılarına af yasasına karşı kadınlarımızın OHAL’e rağmen cesur haykırışını hatırlayalım. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşünü, Maltepe Mitingini hatırlayalım. Bütün bu örneklerde, toplumun farklı kesimleri ortak bir amaç, ortak bir ideal uğruna bir arada olmayı başarmıştı. Bu örnekleri çoğaltmalıyız. ” şeklinde belirtti.

 

“HAK VE ÖZGÜRLÜKLERDE EŞİT OLMAK ZORUNDAYIZ”

 

Aktay eşit koşullarda bir arada yaşamak çok değerli ama ulaşılması zor bir hedef olduğuna dikkat çekerek o hedefe ancak bir arada mücadele ederek ulaşabileceklerini dile getirdi. “Eşit koşullarda ve bir arada yaşamak istiyorsak, hiçbir önyargı taşımadan, hiçbir huzursuzluk hissetmeden, mücadele cephesini genişletmeyi başarmalıyız.” dedi.

Aktay “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı çıkan, ‘Şeker vatandır, vatan satılamaz” diyen AK Parti seçmeni, ‘şeker davasında’ benim yoldaşımdır. Ben böyle hissediyorum. Türkiye’nin bir nükleer çöplük ve nükleer savaş alanı olmasına karşı duran, nükleer santrale hayır diyen MHP seçmeni, ‘temiz enerji’ davasında benim yoldaşımdır. Ben böyle hissediyorum. Kadına toplumsal yaşamı yasaklayan, kadınlara yönelik insanlık dışı suçlara duyarsız kalan bir zihniyete tepki gösteren HDP seçmeni, ‘kadınların özgürleşmesi’ davasında benim yoldaşımdır. Ben böyle hissediyorum. Tek adam rejimine karşı parlamenter demokrasiyi savunan, üstünlerin hukuku yerine hukukun üstünlüğünü talep eden İYİ Parti, Saadet Partisi ve diğer tüm partilerin seçmenleri, ‘acil demokrasi’ davasında benim yoldaşımdır. Ben böyle hissediyorum.” diye kaydetti. Aktay, bu ülkede birbirlerini düşman gibi görerek, birlikte yaşayamayacaklarına dikkat çekerek “Hepimiz bir ve aynı olmak mecburiyetinde değiliz. Ama hak ve özgürlüklerde eşit olmak zorundayız. Çünkü eşitsizlik, en tehlikeli virüstür. Toplumları hastalandırır, devletleri yerle bir eder. Sağlıklı bir toplum, güçlü ve adil bir devlet için… Mutlu ve huzurlu bir ülkede, kardeşçe yaşayabilmek için… Eşitliğe mecburuz. Hava gibi, su gibi, mecburuz.” diyerek son cümlelerini tamamladı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir